97. Yıl Dönümünde Sivas Kongresi Adlı Panel Düzenlendi

Üniversitemiz tarafından Sivas Kongresi’nin 97. yıl dönümü etkinlikleri kapsamında “Sivas Kongresi” adlı panel düzenlendi.
 
Fidan Yazıcıoğlu Kültür Merkezi’nde gerçekleşen programa Vali Davut Gül, Garnizon Komutanı Albay Mehmet Kip, Belediye Başkanı Sami Aydın, Rektörümüz Prof. Dr. Alim Yıldız, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ünal Kılıç, Rektör Danışmanı Prof. Dr. Recep Toparlı,  kurum müdürleri ile davetliler katıldı.
 
Panel yöneticisi Prof. Dr. Recep Toparlı, paneli başlatarak emeği geçenlere teşekkür etti. Prof. Dr. Toparlı, gençlerin 4 Eylül ruhunu kaybetmemeleri adına projeler hazırladıklarını belirterek 15 Temmuz Demokrasi Şöleni’nden sonra Türk milletinin ve gençliğin kongre ruhunu tam manasıyla benimsediğini gördüğünü söyledi. Vatan için gözlerini kırpmadan şehit olanları rahmet ve minnetle anan, gazilerimize Allah’tan şifalar dileyerek 15 Temmuzdan sonra herkesin sorumluluğunun arttığını belirten Prof. Dr. Toparlı, “Gözlerimizin önünde Türk bayrağıyla giderken ‘Vurulup tertemiz alnından yatıyor. Bir hilal uğruna ya Rab ne güneşler batıyor’  dizlerinin sanki tarihte tekerrürünü görür gibi olduk. Onların kalplerindeki imanın alınamayacağını hesap edemediler. 4 Eylül’de Mustafa Kemal’in deyimiyle haricî bedhahlarımız vardı. Bedhah kötülüğünü isteyen demektir.  15 Temmuz’da da dâhilîleri çıktı. Bizi sırtımızdan vurmaya çabaladılar ama emellerine ulaşamadılar. Bu millet onlara gerekli dersi verdi. 4 Eylül ruhunun bugün de geçerli olduğunu düşünüyorum.” şeklinde konuştu
 
 
Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ünal Kılıç Arap Şeyh hakkında bilgi vererek Osmanlının son dönemlerinde büyük ilim insanlarının yetiştiğini ifade etti ve bu ilim insanlarının Anadolu başta olmak üzere yurdun birçok yerine yerleştiklerini sözlerine ekledi. Arap Şeyh’in Peygamber Efendimizin soyundan geldiğini ifade eden Prof. Dr. Kılıç, 1829’da  Mekke’de doğduğunu söyleyerek ilk tedrisatını yaptıktan sonra Anadolu’ya geldiğini sözlerine ekledi. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Kılıç konuşmasının devamında, ”Abdulhamit,Anadolu coğrafyasındaki insanların birleştirme, aralarındaki ayrılıklara son verme ve böylelikle güçlü hâle gelmelerini sağlamak için Arap Şeyh’i görevlendiriyor. Sivas’a gelmeden önce belli bir süre İstanbul’da kalıyor. Ardından bir süre Afganistan’da kaldığı ifade ediliyor. 1876 senesinde tekrar Sivas’a gelen Arap Şeyh’in o dönemde de olan Türk- Kürt Alevi-Sünni çekişmesine son vermek ve onları gönül dünyasında birleştirmek gibi faaliyetlerde bulunmak üzere bu bölgeye gönderildiği söyleniyor Abdülhamit tarafından. Arap Şeyh buraya geldikten sonra faaliyetlere hemen başlıyor.  1884 yılında dergâhını kuruyor. O dönemlerde dergâhlar zikir çekilen ve dinî sohbetlerin yapıldığı yerler değil, aynı zamanda örgün öğretim alma şansını kaybetmiş kırkına ellisine gelmiş, zamanında okuyamamış veya okurken fırsatı değerlendirememişlerinbilinçlendirilmesi, bilgilendirilmes,i adap erkân öğretilmesi  için kullanılan yerler. Arap Şeyh Sivas Kongresi’nin gerek toplanmasında gerekse toplantının devam ettirilmesi yönünde çok yoğun bir çalışma içine giriyor. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü evinde ve dergâhında ağırlıyor. Kendisini bir suikasttan kurtardığı yönünde tarihçileirn verdiği bilgiler var.” ifadelerini kullanarak Sivas 4 Eylül Kongresi’nin etkinliklerini düzenleyenlere ve emeği geçenlere teşekkür etti. 
 
Panelde Arap Şeyh’in torunu Ragıp Güler ise konuşmasında oturum başkanı Prof. Dr. Recep Toparlı’nın Arap Şeyh’in torunu olmak nasıl bir duygu?  sorusuna cevaben,  "Arap Şeyh'in torunu olmaktan gurur duyuyorum. Çünkü böylesi bir cennet vatanı bizlere emanet edenlerden birisi de Arap Şeyh'tir. Bugün Sivas Kongresi’nin  97. yılını kutluyoruz. Bugünkü varlığımızı borçlu olduğumuz Sivas Kongresi,  Yeni Türkiye Devleti’nin ve Cumhuriyet’in temellerinin atıldığı,  manda ve himayenin reddedildiği,  bağımsızlık ve millî egemenlik fikrinin ortaya atıldığı bir toplantı. ‘Ya istiklal Ya Ölüm’  parolasıyla İstiklal Savaşımıza başlamasına neden oldu. Mustafa Kemal Atatürk’ün  dediği gibi; “Burada bir milletin kurtuluşunu hazırlayan kararlar alındı.” .  Sivas vilayeti tarihin her döneminde tarihe ev sahipliği yapmış önemli bir şehrimizdir. İlk Çağ medeniyetinden Yakın Çağ medeniyetine kadar Sivas hep önemini korumuştur. İşte bu Sivas Kongresi’yle ilgili tüm Sivas halkı kanıyla,  canıyla,  malıyla kongreye ve Millî Mücadele’yeMustafa Kemal Atatürk ile tam destek vermiş ve bu desteğin sonucunda ise vatanımız düşmanlardan temizlenmiş, bugünkü sınırlarımız çizilmiştir.  Sivas’ta yaşayan saygın ailelerle birlikte dedem de,  Sivas Kongresi’ne gerekli desteği vermiş, imkânları dahilinde hem fiziki  hem de beslenme ihtiyaçlarını Belediyemizle  giderilmiştir. Arap Şeyh  Dedem halk arasında genelde böyle tanınır ama 
asıl adı Seyid Abdullah Haşimi El Mekki El Rufai’dir.” şeklinde konuştu. 
 
 
Üniversitemiz İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ebubekir Sıddık Yücel ise Sivas Kongresi’nde dönemin Sivas Müftüsü Abdurrauf  Efendi hakkında bilgiler vererek, konu başlığından önce Türk İslam tarihinde üç önemli zaferlerin olduğunu buna bir de 15 Temmuz’un eklendiğini dile getirdi. İzmir’in işgaline ilk tepkinin Sivas’tan geldiğini hatırlatan Yrd. Doç. Dr. Yücel, “Bakıyorsunuz 1919 tarihinde olduğu gibi Sivas aynı  15 Temmuz’da gösterdiği duyarlılığını sergiledi. Müftü Abdurrauf Efendi 1877 yılında Sivas’ta doğdu. Kasım 1915 ise Sivas Müftüsü olarak göreve başladı. Ancak 1919 Eylülünde Kuva-yı Milliye’nin yanında yer aldığı için müftülük görevinden azl ediliyor. Millî Mücadele’nin başladığı ilk yıllardan itibaren Müftü Abdurrauf efendi hep ön saftadır. 15 Mayıs’ta o İzmir işgalinde ardı ardına protesto telgrafları gönderiyor. Millî Mücadele’nin başarıya ulaşmasında Müftü Abdurrauf Efendi’nin hizmetleri çoktur. Vali Reşit Paşa Millî Mücadele’nin başladığı ilk günlerde biraz tereddütlüydü. Lakin Abdurrauf Efendi şehrin valisinin karşısında olarak mücadelenin yanında olduğu kararını vermiş olacaktı. Bu kararı verdikten sonra ilk inisiyatifi özellikle Erzurum Kongresi’ne gönderilecek olan delegelerde göstermektedir, çünkü Reşit Paşa’nın hatıralarına baktığımızda seçilen iki kişi noktasında endişesi vardır. Bunlar,Vakıflar Başkâtibi Ziya Bey ve Muallim Fazlullah Efendiler.” şeklinde konuştu. 
 
Sivas Müftüsü Abdurrauf Efendi’nin torunu Uğur Sarısözen ise konuşmasında insanların nereden geldiğine baktığını, çünkü insanların doğru yerden gelmiyorsa doğru işler de yapamadıklarını sözlerine ekledi. Sarısözen konuşmasında, “Şimdi 1919 yıllarındaki karanlık günlerde 8 milyonluk nüfusla Sivas, Ankara Tokat, Erzurum vb. illerdeki insanlar,  mağlubiyeti kabul etmeyerek mücadele etmişlerdir. ‘Sarızade’ ailesi,  Sivas’ın Türkleşmesi ve Müslümanlaşması ile ilgili kadim bir ailedir. Ailenin iki  görevi var: hem din ile ilgili görevi var  hem de o günkü  dört medresede ilim ve irfan yaptırma, öğretme görevi var. Sivas’ta bu aile ne yapmıştır? Ulu Cami’nin hatibi, mütevellisi, Sivas'ın müftüsü, medresedeki müderrisler, başmüderrisler olarak hizmet etmişlerdir. Bundan iki yüz elli yıl önce ailemizin büyüklerinden ‘Müftü Abdullah Efendi’ o günkü şartlarda bir servet harcayarak,‘Gök Medrese’yi’  restore ederek,  bugüne gelmesini sağlamıştır. Diğer taraftan Osman Paşa Camisi kiliseden camiye dönüştürülmüştür. Recep Toparlı ve Alim Yıldız gibi insanlar Sivas’ın tarihinin araştırılması için büyük bir öneme sahiptir.  Sivas’ın tarihi gizli kalmıştır. Sivas’ın tarihi bu insanlar sayesinde gün ışığına çıkacaktır.” ifadelerini kullandı.
 
Panel sonunda Garnizon Komutanı Mehmet Kip, Rektörümüz Prof. Dr. Alim Yıldız, Vali Yardımcısı Ömer Kalaylı, Belediye Başkan Yardımcısı Ahmet Özaydın tarafından konuşmacılara teşekkür belgeleri takdim edildi. 
 
 
 
 



Haber Tarihi : 04.09.2016

AYLARA GÖRE HABERLER