SİVAS TANITIM

              Çeşitli dönemlerde Sebaste, Sipas,Megalopolis, Kabira, Diaspolis, Talaurs gibi isimlerle anılan Sivas, Anadolu’nun en eski ve önemli yeerlşim merkezlerinden biridir. Yörede ilk yerleşim Neolitik Çağ’a (M.Ö. 8000-5500) kadar uzanmaktadır. 4 Eylül 1919’da Sivas İdadisi/Sultanisi’nde yapılan Sivas Kongresi’nde alınan kararlarla cumhuriyetin temelleri burada atılmıştır. Sivas tarih boyunca Hitit, Kimmer, İskit, Med, Pers, Roma, Selçuklu, İlhanlı,Osmanlı hakimiyetine girmiştir. Şehrin mimari tarzı Selçuklu döneminin birçok özelliğini taşımaktadır. Taş işçiliği ve süslemeleriyle şaheser niteliğindeki medreseler günümüze dek dimdik ayakta kalarak şehrin karakterini yansıtmaktadır.

HÜKÜMET KONAĞI

              Sivas Valisi Halil Rıfat Paşa tarafından 1884 yılında yaptırılmıştır.50 metre uzunluğunda ve 20 metre genişliğindeki iki katlı bina me taşlardan inşa edilmiştir. Güzel bir taş işçiliğiyle yapılan binanın ön ve arka girişleri, ikişer sütunlu destekli büyük kapılardan oluşmaktadır. Vali Muammer Bey zamanında (1913-1917) binaya 3. kat ilave edilmiştir. 1978 yılında üçüncü kat tamamen yanmış, birinci ve ikinci katın sadece dış duvarları kalmıştır.Geniş çaplı bir onarımdan geçen bina, 1982 yılında eski görünümüne yeniden kavuşturularak, Hükûmet Konağı olarak hizmete açılmıştır.

ABDİAĞA KONAĞI

              1827 yılında Mütevelli ailesinden Abdi Ağa’nın Sivas merkezde yaptırdığı iki katlı 12 odalı konak, harem ve selamlık olarak yapılmıştır. Harem kısmı bugün yıkılmış durumdadır. Selam lık kısmında yüklük denen dolaplı odaları, mutfağı, paşa odası ve servis bölümleri süslemelidir. Aydınlatma yerleri ve göbekleri ahşap süslemelidir. Konağın üst katında mutfak, büyük salonlu iki misar odası, iki büyük hol, iki oturma odası ve bir yatak odası bulunmakla beraber alt katında ise iki oturma odası, bir büyük mutfak, mahzen ve kömürlük mevcuttur.

ŞİFAİYE MEDRESESİ

&              Selçuklu Sultanı I. İzzeddin Keykâvus tarafından 1217 yılında şifahane olarak yaptırılmıştır. Dört eyvanlı olan medresenin bir eyvanı İzzeddin Keykâvus’un türbesi hâline getirilmiştir. Medrese orta avlulu ve revaklıdır. Ana eyvanın yanında iki büyük salon bulunur. Medrese hücreleri beşik tonozla örtülü ve pencerelidir. Taş ve çini işçiliği ise ayrı bir önem arz etmektedir. Anadolu’daki Selçuklu tıp sitelerinin ve hastanelerinin en büyük boyutlusudur. Hastane, 1768 yılında çıkarılan bir fermanla medreseye çevrilmiş, I. Dünya Savaşı esnasında levazım ambarı olarak kullanılmıştır.

GÖK MEDRESE

               Sahip Ata Fahrettin Ali tarafından 1271 yılında Mimar Kalûyân el-Konevi'ye yaptırılmıştır. Medrese Sivas merkezdedir. Açık avlulu, iki katlı, dört eyvanlı plan şemalıdır. Giriş eyvanının sağındaki mescidin ve iki yan eyvanın ruze renkli çinileri bu medreseye Gök Medrese adını verdirecek kadar etkili olmuştur.Selçuklu sanatının en seçkin en abidevi anıtlarından biri olan Gök Medrese, süsleme sanatı ile mimarinin birbiriyle bütünleştiği nadide eserlerimisdendir.

GÖKPINAR GÖLÜ

              Gürün'ün Yelken ve Karahisar köyleri sınırları içerisinde bulunan Gökpınar Gölü ve kuzey batısındaki Suğul Vadisi, Türkiye'nin sayılı doğal güzelliklerinden birisidir. Gölün suyu tatlı, berrak ve temizdir. Öyle ki bazı kısımların derinliği 17 - 20 metreyi bulduğu halde içine atılan küçük bir cismin tabana kadar çöküşü ve tabandaki duruşu, net olarak izlenebilmektedir. Yaslandığı kayaların dibinden ve yer yer tabandan kaynayan göl, iki parçadan oluşmaktadır. Küçük Göl adı verilen gölden çıkan suda alabalık üretimi yapılmaktadır. Büyük Göl ise turistik amaçlarla ziyaret edilen mesire alanı konumundadır.

GÜMÜŞÇÜLÜK

              Gümüş işçiliği azimle ve sabırla yürütülen bir meslek dalıdır. Bu sabrın sonunda ortaya çıkan bir vazo, bir levha, sandık, kolye,yüzük, küpe oluncaya kadar uzun bir maceradan geçer.Sultanşehrimizde gümüş işçiliğinin en güzel örneklerini bulmak mümkündür.

AŞIK VEYSEL

              Âşık Veysel, 1894 yılında Sivas'ın Şarkışla İlçesinin Sivrialan Köyü’nde dünyaya geldi. Yedi yaşına geldiğinde Sivas'ta çiçek hastalığı salgını ortaya çıktı. Âşık Veysel de çiçek hastalığına yakalandı ve so lgözünü kaybetti. Bundan kısa bir süre sonra diğer gözünü de kaybeti. İki gözünü de kaybeden Âşık Veysel büyük bir istekle dinlerdi babasını.Bu isteğini gören babası bir gün elinde sazla yanına geldi ve ona verdi. Ona saz çalmayı Çamşıhlı Ali Ağa öğretti. Âşık Veysel, 25 yaşına geldiğinde Esma adında bir kızla evlendi. Âşık Veysel'deki cevheri ilk görenlerden biri Ahmet Kutsi Tecer'di. Ahmet Kutsi Tecer, Âşık Veysel'in şiirlerinin tanınmasında büyük katkı vermişti. Bir dönem Köy Enstitüleri'nde öğretmenlik yaptı. 1965 yılında TBMM, “Ana dilimize ve milli birliğimize yaptığı hizmetlerden ötürü” özel bir kanun çıkartarak maaş bağladı.21 Mart 1973 günü Sivrialan'da hayata gözlerini yumdu.

YILDIZ DAĞI KIŞ SPORLARI TURİZM MERKEZİ

              Sivas’ın kuzeyinde bulunan Yıldız Dağı 2 bin 552 metre yükseklikte olup, gabro türü kayalardan oluşmuştur. Şehir merkezine 58 km mesafede bulunan dağın üst kesimlerinde endemik bitkiler ile özellikle batı eteklerinde geniş orman varlığı göze çarpmaktadır. Kasım ortasından mart sonuna kadar karla kaplı olan, sağlam zemin yapısı ve kar kalitesi ile göze çarpan Yıldız Dağı, kış turizminin yanı sıra doğa ve jeoturizme de hizmet verebilecek özelliklere sahiptir. Yıldız Dağı Kış Sporları Turizm Merkezi kayak pistlerinin eğimi, yüksekliği, pistlerdeki kod farkı, pist çeşitliliği ve daha sonra açılabilecek pistleri, kar kalitesi ve karın kalış süresi ile ülkemizin en önemli kayak merkezlerinden birisidir. Merkezin pist parametreleri Uluslararası Kayak Federasyonu’nun kayak pistleri parametrelerine uygunluk göstermektedir. Yıldız Dağı Kış Sporları Merkezi büyük organizasyonlarının yapılabileceği teknik özelliklere sahiptir. Ayrıca merkezin gerektiği miktarda kar alamama ihtimaline karşı da kar püskürtme sistemleri mevcuttur.)

Sivas Tanıtım Kitapçığı için tıklayınız.