Engellilerin kendileri kadar herhangi bir engeli olmayan çocuklarını hayata hazırladıklarını, eğitimlerine katkı sağladıklarını ifade eden Prof.Dr. Toparlı "Bu gördüğünüz çocukların hepsi işitme engelli anne ile babanın işiten ve konuşan minicik yavrularıdır. İngilizcede bunlara 'coda' deniliyordu. Ben ayrıca eski Türk Dil Kurumu üyesi olduğum için ben bunlara 'rehbercik' denilmesini istedim. Buradaki 'cik' eki aslında küçültme yapmıyor. Mehmetçik gibi büyük bir anlam ifade ediyor. Bu çocuklar hayatları boyunca anne ve babalarını omuzlarında taşıyorlar. Her zaman onlara yardımcı oluyorlar. Bir işitme engellinin çocuğu oluyor. Dram orada başlıyor. Bu çocuğun ağladığını anneye babaya kim haber verecek. Teknoloji gelişti ama yine de insanların bazen uykuları çok derin olduğu için sorun olabiliyor. Bana göre bunların anneleri babaları kahraman bu iki üç sene o çocuğun ağzını gözlüyorlar. 2.5-3 yaşından sonra bu çocuklar anne ve babalarının engelli olduğunu kabullenmeye başlıyorlar. Bu da çok zordur. Akşamları anne ve babalar çocuklarına güzel güzel derslerini yaptırıyorlar. Peki bu çocuklara kim yaptıracak. Bu çocuklara da Sivas Belediyesi ve Cumhuriyet Üniversitesi geçen yıl sahip çıktı. Fedakâr hocalarımızla biz bu işi herhangi bir ücret olmadan yaptık. Bu çocuklarımıza üniversitenin bütün imkanlarını getiriyoruz. Bu çocuklar bizim bir parçamız oldu. Bu çocuklar hayatlarından çok mutlulular. Sıkıntı içindeydiler. Eğer biz bu çocuklara bir nebze yardımcı oluyorsak ne mutlu bize ve bu uygulamanın Türkiye'de ilk olduğunu da belirtmek istiyorum."İşitme engelli anne ve babaların kurs gören çocukları ise çalışmalardan memnunluk duyduklarını belirtti, "Recep dedeyi çok seviyoruz" dedi.
